
Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma
Bazı evlilikler, tarafların birlikte yaşamaya devam edemeyecekleri şekilde sona ermiş olsa da, hukuken evliliğin sürdüğü durumlarla karşılaşılabilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin dördüncü fıkrası, daha önce açılmış ancak reddedilmiş bir boşanma davasının ardından eşlerin fiilen bir araya gelmemesi durumunda boşanma kararı verilmesini düzenlemektedir.
Bu düzenleme, taraflardan biri boşanmak istediği halde mahkemenin daha önce boşanma talebini reddettiği, ancak eşlerin fiilen evlilik hayatını sürdüremediği durumlarda devreye girerek boşanmanın gerçekleşmesini sağlar.
1. Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanmanın Şartları
Bu madde kapsamında boşanma davası açabilmek için belirli şartların oluşması gerekmektedir:
a) Daha Önce Açılmış Bir Boşanma Davasının Reddedilmiş Olması
• Taraflardan biri geçmişte bir boşanma davası açmış, ancak mahkeme boşanma talebini reddetmiş olmalıdır.
• Mahkemenin verdiği ret kararı kesinleşmiş olmalıdır. Eğer ret kararı kesinleşmemişse, bu maddeye dayanarak dava açılamaz.
b) Ret Kararının Kesinleşmesinden İtibaren En Az Bir Yıl Geçmiş Olması
• Boşanma davasının reddine dair mahkeme kararı kesinleştikten sonra en az bir yıl geçmelidir.
• Bir yıl geçmeden bu sebebe dayalı olarak boşanma davası açılamaz.
c) Eşler Bir Yıl Süresince Ortak Hayatı Yeniden Kurmamış Olmalıdır
• Ret kararının kesinleşmesinden sonra eşlerin evlilik birliğini fiilen devam ettirmemesi gerekmektedir.
• Eğer taraflar bu süre içinde birlikte yaşamaya devam etmişse, bu maddeye dayanarak boşanma davası açılamaz.
d) Eşlerden Birinin Dava Açması Yeterlidir
• Ortak hayatın yeniden kurulamadığı durumlarda eşlerden sadece birinin dava açması yeterlidir.
• Bu davada kusur aranmaz, yani taraflardan hangisinin hatalı olduğu önemli değildir.
• Mahkeme, davacının talebi üzerine boşanma kararı vermek zorundadır.
2. Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanmanın Hukuki Önemi
Bu düzenleme, uzun süredir fiilen sona ermiş ancak hukuken devam eden evliliklerin sona erdirilmesini sağlamaktadır.
• Eşlerin artık evlilik hayatına devam etme ihtimali kalmamışsa, hukuki sürecin tamamlanması gerekmektedir.
• Fiili olarak sona ermiş bir evliliğin hukuken devam etmesi, taraflar açısından bir anlam ifade etmeyeceğinden, yasa koyucu, eşlerden birinin başvurusu üzerine boşanma kararı verilmesini zorunlu kılmıştır.
• Bu davada kusur incelemesi yapılmaz, yani tarafların geçmişteki davranışları boşanma kararını etkilemez.
• Bu madde, boşanma davası açan ancak davası reddedilen eşlerin mağduriyetini önlemek için getirilmiştir.
3. Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Nedeniyle Boşanma Davasında Süreç
1. Daha önce açılmış bir boşanma davasının mahkeme tarafından reddedilmiş olması gerekir.
2. Ret kararının kesinleştiği tarihten itibaren en az bir yıl boyunca eşler fiilen bir araya gelmemiş olmalıdır.
3. Bu şartlar sağlandığında, eşlerden biri mahkemeye başvurarak boşanma davası açabilir.
4. Mahkeme, evliliğin sürdürülemez olduğuna kanaat getirerek boşanma kararı vermek zorundadır.
4. Sonuç
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin dördüncü fıkrası, daha önce açılmış bir boşanma davası reddedilmiş olsa bile, taraflar fiilen bir araya gelmemişse boşanmanın gerçekleşmesini sağlayan önemli bir düzenlemedir.
Bu madde sayesinde, uzun süredir fiilen bitmiş ancak hukuken devam eden evliliklerin sona erdirilmesi sağlanmaktadır. Eğer daha önce açtığınız bir boşanma davanız reddedildiyse ve bir yıldır eşinizle ortak hayatı yeniden kuramadıysanız, bu maddeye dayanarak tekrar boşanma davası açabilirsiniz.
Ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle boşanma davası açmayı düşünüyorsanız, sürecin hızlı ve doğru şekilde ilerlemesi için uzman bir avukattan destek almanız önemlidir.